Avatar 2 : Suyun Yolu

Evet ilk filmin ardınan ikinci filme dair yorumlarımızla yine birlikteyiz. İlk filmde yer yer klişelere boğulan filmde yine klişe bir son görmüştük. Ancak beğendiğimiz yerleri de ayrıca belirtmiştik. Şimdi gelelim ikinci filme.

İlk filmin ardından uzunca bir süre hatta yıllar sonra gelen ikinci bir film. Yıllardır süregelen ikincisi gelecekmiş söylentilerini haklı çıkaran bir yapım. Beklentileri karşılayıp karşılamadığı üzerinden başlayarak yorumlayalım.

13 yıl sonra gelen ikinci film, serinin ilk filmi kadar büyük bir gişe rekoru kırmasa da en çok hasılat yapan 4. film oldu. Aslında bu veri bile ilk filmden sonra topladığı hayran kitlesinin büyüklüğünü de gösteriyor. Yıllarca bekleyen bu kitlenin ikinci filmde beklentisinin karşılandığını da gösteriyor aslında. Çünkü artık sosyal medyalar üzerinden anında yorumlar dile getiriliyor ve başlarda iyi yorumlar alan filmler daha fazla izleyicinin ilgisini çekiyor. İşte Avatar 2 filmi de beklentileri karşılayıp, bu kitleyi iyi yönetip tekrar ciddi bir gişe başarısı elde eden hale gelmiş bulunuyor.

Filmin senaryosu hakkında bazı görüşlerimi dile getireceğim ve bu esnada spoiler içeren yorumlarım olacak. Eğer izlemediyseniz ve spoiler yemekten hoşlanmıyorsanız bundan sonraki satırları izledikten sonra izlemenizi tavsiye edeceğim.

Filmin senaryosunda ilk filmdeki gibi bazı klişe yönler vardı. Mesela intikam senaryosu bence bu filme tam gitmemiş. Çünkü biraz basitleştirmiş gibi geldi. Tabi aradaki bağlantıyı kurması açısından başarılı referanslar verilmiş. İzlediğiniz zaman konunun buraya gelişini mantıklı buluyorsunuz. Ama nedensellik açısından tatmin edici bir cevap veremedim kendime. Tamam Albay Quaritch’in benliğini bir cihaza yükleyip dünyaya göndermesini anladık. O iradeyi bir Navi bedeni içine yüklemeyi anladık. Ee abicim bu sefer şöyle bir şey var, zaten bu adam başarısız olmuş, neden hâlâ aynı karakter üzerinden Pandora’yı işgal yolunu tercih ediyorsunuz? Zaten Naviler’i asimile etmeye başlamışken, sırf bu adam ve onun gibiler yüzünden Naviler ile çatışmalara girmişsiniz. Neden aynı yolu yeniden tercih etmek için milyon dolarlar harcadınız ki? İşte bu kısım bana saçma geldi. Sanki sırf senaryo devam etsin diye zorlanan bir yol gibi. Sanki askeri yöntemler başarısız olursa diye daha farklı bir B Planı olsaymış ve senaryo o B Planı üzerinden devam etseymiş daha güzel olurmuş gibi geliyor bana. Bu yüzden de sanki yer yer ilk filmi tekrarlayan bir senaryo izlenimi veriyor…

Spider karakterinin hem öz babası olan Albay Quaritch’e hem de babası yerine koyduğu Jake’e karşı, Jake ile Quaritch savaşında ikileme düşüyor olması ile üçüncü filme göz kırpılıyor. Bu yüzden üçüncü filmde yine bir şekilde Quaritch-Jake savaşı göreceğimizi düşünüyorum. Bu sefer o savaşın nereye varacağını merak ediyorum. Tabi asıl bu savaşın içinde Spider’ın tavrını ve gelişimini merak ediyor olacağım. Çünkü bu filmde Spider, Albay’ın da insan olduğunu gösteren belki de karakter olarak en zayıf noktasını oluşturacak kısım gibi lanse edilmeye çalışılmış. Baş başa oldukları bir sahnede, Na’vi Miles, insan olan Miles için “ben o değilim, ama anıları bende. Bu yüzden şunu biliyorum, her zaman iyi bir baba olmadı” repliğinden yola çıkarak bunu diyorum. Zaten zaman zaman da Spider’a karşı bir duygusallık beslediği sahneler var. Mesela filmin sonunda Neytiri’nin Spider’ı rehin alarak Miles’ın duygusal yönüne oynadığı ve bunu başardığı sahne en iyi örnek olur. Tabi bence başarısız bir girişim bu düşünce. En azından bu film özelinde o şekilde. Yukarıda ilk bahsettiğim Miles ile Spider’ın baş başa olduğu sahnenin devam cümlelerinden birinde de “baban değilim, teknik olarak birbirimizin hiçbir şeyi değiliz” cümlesini Miles’ın ağzından vererek, bu girişimin başarısızlığına kılıf gibi sunulduğunu düşünüyorum. Ya da o beklintinin hiç karşılanmayacağını net şekilde vermek istemiş olabilirler. Eğer öyleyse de devam filmlerinde Miles ile Spider arasındaki duygusallık da çok sığ kalacaktır ki bu da aslında Spider karakterini senaryoda anlamsız ve belki de gereksiz bir yere doğru sürükleyecektir. Aramızda şunu diyecek olanlar da olabilir. Son sahnelerde Spider’ın Miles’ı kurtarması sonrasında, filmin ısrarla insanlığı sömürgeci göstermesine uygun şekilde, Spider da Na’vilerin içindeki casus gibi olup, her ne kadar teknik olarak babası olmasa da anılarına sahip olduğu için Miles’ı benimseyeceği bir noktaya gidebilir. Bu da aslında filmin vermeye çalıştığı genel mesaj ile çelişecektir. İlk filmdeki Jake’ten hallice bir noktaya gelen Spider karakteri üçüncü filmi de ilk filmin replika versiyonu haline geitrebilir. O yüzden tercih edileceğini sanmıyorum. Yine de az önce dediğim gibi devam filmlerindeki Spider’ın rolünü merak ediyor olacağım.

Filmin görselliği hakkında da konuşmak istiyorum. İlk film ile arada 13 yıl var. İkisi arasında görsel şöleni yıllarına göre kıyasladığımda kesinlikle ilk filmi öne koyarım. Yıl olmuş 2022 ama filmde basit bir CGI mahsülü gibi duran sahneler görüyoruz. Tamam abartarak söyledim ama bence net şekilde ilk filmin yılına göre değerlendirildiğinde ikinci filmden daha başarılı olduğunu tekrar tekrar söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim. Şunu da eklemek lazım ortalama ve hatta iyi diyeceğimiz birçok filmden iyi bir görsel şölene ev sahipliği yapıyor film. Sadece konu James Cameron olunca, ilk filmin de ötesinde bir görsel şov beklemiştim. Bir de tabi filmi 3D olarak izleme fırsatı elde edemediğim için o görsel şovu layık olduğu şekilde deneyimlememiş olabilirim. Bunu da ayrıca belirtmem gerekir sanırım.

Avatar serisinin ikinci filmine dair yorumlarımı da kısaca bu şekilde dile getirmiş oldum. Peki sizlerin film ve seri hakkındaki düşünceleri neler? Yorumlarda tartışmak üzere sizleri aşağıdaki yorum bölümüne bekliyorum 🙂

Yorum bırakın