Muhalefet İttifakı

Güncel konularda da yazmaya başlayacağım dedikten sonra pek yazamamıştım. 6 muhalefet partisinin liderlerinin buluşmasının ardından bir yazı yazmaya karar verdim.

Öncelikle muhalefet partilerinin “ittifak” altında birleşmesinin siyasi olarak başarılı ve olumlu buluyorum. Birbirinden farklı görüşlere sahip ideolojilerin ya da oluşumların belli amaçlar uğruna ortak hareket edebilmesi ülke açısından güzel bir şey.

Peki bu görüşmeler veya ittifak ne kadar uzun soluklu ya da ne kadar başarılı olabilir? Benim cevap aradığım konu bu noktada toplanıyor. Çünkü iktidar değişiminin yakın olup olmadığı bu soruda gizlidir.

Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde toplanan CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Deva Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan 6 parti liderinin görüşmesinden ortak bildirgenin açıklanacağı tarih olarak 28 Şubat’ın belirlenmiş olmasını mantıklı bulmuyorum. Halihazırda son seçimin %50’sinden fazla oyunu almış bir cumhurbaşkanı varken, yapılan bütün anketlerde iktidarın oy oranının düşmesi öngürülürken, mevcut iktidar partisini iktidara taşıyan sürecin tetikleyicisi olan “28 Şubat” tarihini belirlemek bana mantıklı gelmiyor. Cümle uzun ve karışık oldu sanırım. Daha yalın bir ifade ile, 28 Şubat mağduriyeti ile iktidara gelen bir siyasi partiden iktidarın alınması için başlatılan sürecin ilk büyük virajını yine 28 şubat olarak belirlemek kararsızları yeniden iktidar seçmeni haline getirebilir. Kaldı ki doğruyu da yanlışı da alkışlatabilecek kadar seçmenin iradesine ulaşabilen, algı ve kamuoyu oluşturabilen bir iktidar partisinden bahsediyoruz. Bu anlamda stratejik bir hata olduğunun düşünüyorum.

İttifak üyesi partilerin hemfikir oldukları konuların başında “parlamenter sisteme” dönüş var. Başkanlık sisteminden istenilen verimin alınamadığı, Türkiye için parlamenter sistemin daha faydalı olduğu gibi tartışmaların yapılması ve halkın ikna edilmesi gerekiyor. Bu tartışma konularını geçerek sistem değişikliğine ilişkin farklı bir açıdan bakmak gerektiğini düşünüyorum. İttifak yapan 6 partinin bir dahaki seçim sonrasında mecliste en az 360 milletvekili ile yer alması gerekir ki değişikliği referanduma taşıyabilsin. Peki bu 6 parti toplamda 360 koltuğa sahip olabilir mi? 360 milletvekili ile mecliste yer alırsa referandum ile tekrar parlamenter sisteme dönüş yapılabilir. Peki ya 360 milletvekiline ulaşamazsa ne olacak? İşte bence muhalefet ittifakının bu konuya ikna edici bir çözüm sunması gerekiyor.

Adaylık konusunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismi ön plana çıkıyor. İyi Parti tarafından da Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına bir itiraz gelmeyeceği yönünde beyanlar verilmeye başlandı. Cumhurbaşkanı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazandığı ve parlamenter sisteme dönüş için gerekli şartların sağlandığı senaryoda Meral Akşener’in de Başbakan olacağı konuşuluyor. Bu senaryoda Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha pasif bir konumda, Meral Akşener’in daha aktif bir rolde olacağı aşikar. Peki ya yukarıdaki bahsettiğim gibi parlamenter sisteme geçiş şartları oluşmadan Kemal Kılıçdaroğlu’nun aktif bir cumhurbaşkanlığı yapacağı senaryoda ittifak durumu nasıl devam edecek?

Özellikle CHP ve İyi Parti tabanında Ekrem İmamoğlu ve özellikle Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı olması yönündeki istek ve heves seçim kararı alındıktan sonra ne durumda olur, onu da kestirmek zor. Ama bu yöndeki istek artarsa parti genel başkanları bu baskıya rağmen, genel başkanlardan birini çatı aday olarak gösterebilirler mi ya da gösterirler mi? Bu konunun ancak seçim kararı alındıktan sonra netleşeceğini düşünüyorum.

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday olmasına ilişkin beklenti özellikle yeni seçmen denecek kitle tarafından yönetiliyor. Bunun en büyük sebebi bana göre, bu iki ismin popülerlik anlamında parti liderlerinden daha yukarıda olmaları. Eh yeni seçmenin proje ve vaatler kadar, o proje ve vaatlerin popülerliği ve vaatleri sunan kişinin popülerliği ile de ilgileniyor olduğu gerçeğini de kabullenmek ve görmek gerek. Bu anlamda muhalefet ittifakı mevcut popülerliği nasıl yönetecek? Genç seçmene de hitap edecek şekilde parti liderlerinden farklı bir aday üzerinde uzlaşabilecekler mi? İttifakın devamlılığı açısından önemli olduğunu düşündüğüm bir diğer konu da bu şekilde.

Müstakbel ittifakın 2 partisinin mecliste olduğu, 2 partisinin daha önce meclis dışı kaldığı, 2 partisinin ise ilk defa seçime girecek yeni partiler olduğu ancak anketlerde meclise girecek kadar gücünün olmadıkları noktasında da “ittifak içinde güç dengesi olacak mı yoksa liderler toplantısının ardından konuşulduğu gibi eşit güçler olarak mı yer alacaklar ittifak içinde?” sorusu ön plana çıkıyor. Bu noktada parti tabanları olumlu veya olumsuz nasıl bir tepki gösterecek? Seçim barajının düşürülmesi halinde bu partilerde de bir oy artışı olur mu? Bu gibi sorular da ittifakın devamlılığı açısından önem arz edecek.

Sonuç olarak şahsi kanaatim bu ittifakın seçime kadar süreceği yönünde. Seçim safhasında ve seçim sonrasında yukarıda bahsettiğim sorulara alacağım cevaplara göre ittifakın devam edebileceğini ya da bitebileceğini söyleyebilirim. O zaman gelmeden bir şey söylemek senaryo üretmekten öteye geçemeyecektir. Senaryoları da genel hatları ile yukarıda ürettik zaten.

Peki sizin görüşleriniz neler? Sizce 6 partiden oluşan bu ittifak seçim kazanabilir mi? Seçim öncesi veya sonrasında dağılır mı yoksa seçim sonucu önemli olmaksızın başarılı bir ittifak olarak siyaset tarihimizde yer alabilirler mi?

Yorum bırakın