Percy Jackson Canavarlar Denizi (Film Eleştiri)

Bu yazımızda Percy Jackson serisinin ikinci filmini konuşacağız. Percy Jackson Canavarlar Denizi. Yine size söz veriyorum bol bol spoiler olacak. Bu hizmetimizle birlikte sizleri yine filmi izlemekten kurtaracağız.

Hazırsanız başlıyoruz!..

Bunu yazmazsam olmazdı. Zeus diye ortada dolanan sözüm ona gaflete düşmüş tanrı vardı ya, hani ilk filmin içinde, bulunduğu her hikayeden kopuyor demiştik. İşte o Zeus denen arkadaş bu filmde yok. Neden bilin bakalım? Hangi seride ikinci filmi görmüş ki bu seride görsün? Yanlış cast seriyi batırır sayın seyirciler. O yüzden buradan değerli yapımcılarımıza sesleniyorum. Bu hususa dikkat etsinler. Evet, şimdi filme başlıyoruz.

İlk filmimizde koskoca Olimpos’u bebe Percy kurtardıktan sonra, yarı-tanrı yavrucaklarımızın olduğu melez kampında, çaylak muamelesi gören bir Percy karşılıyor bizleri. Hanımlar beyler, bu çocuk Olimpos’u kurtarmakla kalmadı, aynı zamanda Dünya’yı da kurtarmıştı o olayda, yetmemiş Zeus’a posta koymuştu Olimpos Divanı’nında. Neden küçümsüyorsunuz? Sevgili Percy sen de neden kendini ezikliyorsun? Suya bakıp “baba konuş benimle” diyorsun ama zaten ilk filmin sonunda baban Poseidon’a da posta koymaya çalışmadın mı?Niye trip attıktan sonra bir şey yokmuş gibi iletişim kurmaya çalışıyorsun? Ergenlik sorunların ağır mı geldi? Aaa ama pardon 20’li yaşlara da gelmişsin artık ne ergenliği. Ülkemizde senin yaşındakiler askerde Vatan’ı bekliyor. 

Hayır koskoca Poseidon, sen ki Titanlar’a kafa tutmuşsun ama bir baba olmamışsın. Çocuğun yalvarıyor ses ver diye, tık yok. Çocuk arkasını dönüyor, su altından baloncuk çıkarıyorsun, ayıp yahu, edep edep… Biz sana Tanrı olamazsın demedik ama ulu orta suyun altında baloncuk çıkarmak da yakışmadı söyleyim.

İlk filmde anneyi kaçıran yaratık melez kampının hemen önüne kadar gelmişti. Ama bu filmde öğreniyoruz ki aslında o canavar oraya kadar giremezmiş. Neeee? Evet, kapı ile arasında en az 50 metre gibi mesafe var koruyucu sismik duvarın. İlk filmde nasıl anneyi kapının hemen önünde kaçırdı o zaman? Valla onu senaristler ve yönetmenlere sormak lazım. Neden öyle olmuş ben de anlamadım. Galiba ilk filmi izlememişler.

Percy’nin biladeri çıkageliyor. Melez değilmiş o bir Tepegöz’müş. Melez sadece insan ve tanrı birlikteliğinden oluyormuş. Ama melez kampına girebiliyormuş. Zaten Birleşmiş Milletler toplama kampı gibi her çeşit Olimpos bağlantılı örgüt kampın içinde. Tepegöz eksik kalmasın. Bir de artist bro, gözüne güneş gözlüğü takıyor tek gözü belli olmasın diye. Ah be kardeşim, senin gözün ortada, gözlüğün de orta kısmında burunluk kısmı var. Nasıl görüyorsun öyle? Artistliğin de bir sınırı var. Hem sen Medusa’nın kafası mısın da güneş gözlüğü takıyorsun? Nusret misin her ortama güneş gözlüğü ile girmeye çalışıyorsunuz? Olmadı kardeşim olmadı. Seni haftanın rüküşü seçiyoruz.

Filmin başında oyunu neredeyse kazanacak Percy, merdivene ayağını takmış dönme dolap gibi dönen çocuğu kurtarmaya gidiyor. Oyunun galibi de böylelikle Savaş Tanrısı’nın kızı oluyor. Sonra Percy de gidip deniz kenarında “baba ben neden başarılı olamıyorum, neden bana cevap vermiyorsun” diye tripleniyor. Halbuki cevap belli. Zaten arkadaşın Bilgelik Tanrısı’nın kızı ama kendine akıl yok ki sana versin. 

Annebeth’e gelmişken, Allah aşkına bacım denizin ortasında Poseidon’un iki oğluyla kalmışsın ama botu harekete geçirmek için elindeki fırtına rüzgarını mı kullanıyorsun? Bir de bunu nimetmiş gibi “Bilgelik Tanrısı’nın kızıyım ya” diyerek övülmek istiyorsun. Ya git Allah aşkına. Yanındaki biri babasına seslenmiş kuyruklu deniz atı göndermiş Poseidon, diğeri de bota kadar suyu kayak yapmış da gelmiş. Zaten sizin bota ihtiyacınız bile yokmuş ama yok sen Bilgelik Tanrısı’nın kızısın, her b.ku da sen bil! 

Luke ile yeniden kapışıyor reisimiz Percy. Ama bilin bakalım ne yok, tabi ki uçan Converseler. Uçan Converse yok ama muhtemelen mucidi Hermes var, yani Luke’nin babası. Adam bildiğin kargocu çıktı ya la. Kargolar için, eve gelip bizi bulamadığı gibi oğlunu da bulamamış hasbam. Sonra benim için özür dileyin oğlumdan diye mesaj gönderiyor. Hermes abicim onun usulü o değil ki. Kapıya bildirim asacaksın bildirim!

Neyse Luke ile son karşılaşma, uğruna kehanet yazılmış Altın Örtü Muharebesi. Luke bertaraf edilmek üzere, sadece Kronos’un sandığının üzerinden örtünün alınması lazım. Ama Percy şapşalımız ne yapıyor? Öldüğü zannettiği kardeşinin yaşadığını öğrenip sandığın yanında ona sarılıyor. Lan oğlum salak mısınız? Önce örtüyü alsanıza Kronos dirilmeden. Dünyanın içine eden sizsiniz, sonra bir de kurtardık diye caka satıyorsunuz. Yemezler aslanım yemezler… 

Kronos dirildi de ne oldu? İki kılıç darbesine yine sandığı boyladı. Kronos beyefendiciğim, sen Titan değil misin? Seni Olimpos’a Tanrı diye kendini yutturan 3 zibidi yenmemiş miydi? Hadi onlar da Titan ya da Titanvari zibidilerdi. Percy melez lan melez. 2 gün önce “ben bir b.ka yaramıyorum” diye ağlıyordu sağda solda. Onun cılız iki kılıç darbesi ile mi yerle bir oldun yine, hem de tek başına bir meleze? Sonra ortada “Titanım ben” diye dolan. Kim inanır ki sana? 

Tabi filmin sonunda galiba bu sefer Luke ölüyor. Savaş Tanrısı’nın kızı Clarisse ile aralar düzeliyor. Zeus’un ölen kızı diriliyor. Bize de geriye heba olmuş 1 saat 46 dakika kalıyor. Yine yazıyı uzatmak istemiyorum. Yoksa altın örtünün sahibi Tepegöz abimizden, ölen herkes için kullanılan altın örtüden, Hermes abimizin tanıdıkları vasıtasıyla filme dahil olmuş asasındaki yılan kardeşlerimizden bahsederek yazıyı uzatır ve film kadar sürenizi de alırdım ama değmez dostlarım değmez, türüne “komedi” türünün eklenmeyi unuttukları ya da “o kadar da yüzsüzlük yapmayalım” deyip de bilerek eklemedikleri bu film için değmez 🙂

Yorum bırakın