House of the Dragon – 2 (4-7 bölüm inceleme)

House of the Dragon dizisinin ilk incelemesini ilk 3 bölüm olarak yapmıştık. Normalde altıncı bölümden sonra yorum yapmayı düşünüyordum. Ancak oyuncu değişikliklerinden dolayı yedinci bölümü de izleyip yorum yapmak daha mantıklı geldi.

Oyuncu değişikleri fikri, sezon öncesinde kimden çıktıysa, bir daha fikir üretmesin. Bakın şimdi, Kral Viserys, saç ve yüz makyajı ile yaşlandırılmış. Diğer birçok karakter neredeyse aynı görünüş ile devam ediyor. Yani aradan geçen onca yılın, kral dışında kimse üzerinde fiziksel bir değişime sebep olmadığı bir görüntü var. Ama Alicent ve Rhaenyra için gençlik yılları farklı, yetişkinlik yılları farklı bir oyuncu tarafından canlandırılıyor. Kardeşim, o zaman yetişkinlik çağını canlandıracak oyuncuyu makyaj ile gençleştirip 5 bölüm oynatsaydınız. Yani internette bir sürü makyaj videosu var. Yaşlı başlı teyzelerimizin yüzünü makyajla 20-30 yaşlarında gibi gösterebiliyorlar. Ya Amazon Prime’da bembeyaz adamı kapkara ork olarak makyajlıyor ya, sen altı üstü yaşını gençleştireceksin. Ne gerek vardı oyuncu değiştirecek aksiyona? Bu kararı beğenmedim. Yanlış anlaşılmasın, oyunculuklara bir diyeceğim yok. Önceki oyuncular da şimdikiler de başarılı. Sadece bu değişiklik bence çok kötü bir karar. Dizinin 7 bölümünün ardından en çok eleştireceğim yönü bu.

Yedinci bölüm de dahil olmak üzere çok durağan bir senaryo var. Henüz savaş çıkmadı. Belki bundandır diyeceğim, ama değil. Daha önce birinin yorumunu görmüştüm. “Game of Thrones’da birbirine karşı strateji yapan kişi sayısı, elbette bu diziye göre daha fazla. Bu sebeple bir Game of Thrones performansı beklemeyin” minvalinde bir yorumdu. Dizinin durağanlığını buraya bağlamak çok kolay geliyor bana. Ama sonuçta dizi “yeşiller” ve “siyahlar” olarak birbirine karşı taht mücadelesi veren iki ana grubu işleyecek. Otto’nun da yeşillerin kalesinden olduğunu düşünürsek, iki ana grubun dışında Valeryon ailesi etkili olacak gibi duruyor. Gerçi onlar da Targaryenler ile iç içe geçmiş durumdalar. Belki sonraki evrelerde Strong ailesi biraz işin içine girebilir imajı veriyordu ki, geriye sadece Larys kaldı. Onun da bir hesabı var gibi, etkili bir karakter olacak gibi bir imaj verdiler. Devamını nasıl getirirler bilmiyorum. Eğer dizi renklenecek ise, onun sayesinde olacak gibi duruyor. Targaryen iç savaşını körükleyerek Westeros’u Targaryenler’den kurtarma amacı varmış gibi bir izlenim var dizide. Kitaplardaki rolü nedir bilmiyorum bu arada.

Yedinci bölümün sonunda Leanor’un yeni imajı ile ayrıldığını gördük. Muhtemelen Leanor ile Rhaenyra’nın ortak planıydı bu hamle. Böylelikle Leanor kendince “özgür” bir hayata kavuşuyor, Rhaenyra da kendi gücünü arttıracak bir koca buluyor. İkisi için de kazan-kazan anlaşması. Bu yüzden ortak plan olduğunu düşünüyorum.

Kralın oğlu Aemond ile, varisin oğulları Luke ve Jace, Deamon’un kızları Baela ve Rhaena’nın kavgası çöldeki vaha gibi önümüze düştü. Gelecek bölümler adına bir umut vaat etti. Rhaenyra ile Alicent geriliminin gün yüzüne çıktığı sahne ile de bu umutlar devam etti. Ancak tabi ki konu belli, sonuç belli. Bu yüzden diziden beklediğim hareketlilik gelmeyecek ve şu anki durağanlığın üzerine ancak bir tık çıkarak diziye devam edecekler, diye kabullendim. Nihayetinde bizleri, diziye alıştığımız süredeki oyuncuları, para bulmuş ama kime yatırım yapacağını bilememiş futbol takımındaki futbolcu sirkülasyonuna maruz bırakan bir iradeden bahsediyoruz. O kadar umutlanmaya gerek yok.

Evet arkadaşlar, ilk sezonun ikinci eleştiri yazısını da böylelikle tamamlıyoruz. House of the Dragon incelememiz tüm hızıyla sezon sonunda devam edecek. Peki ilk 7 bölümlük performansı sizler nasıl buluyorsunuz?

Yorum bırakın